Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Kuzey Batı eyaletinde, terk edilmiş Stillfontein altın madeninde, aç ve susuz halde polise teslim olmakta direnen kaçak madencilerin arasında 'yamyamlık' yapıldığı iddia edildi. Ulusal basında yer alan haberlere göre, Madencilikten Etkilenen Toplulukların Eylem Birliği (MACUA) isimli insan hakları örgütü, bu durumu Anayasa Mahkemesine taşıdı. Hükümetin harekete geçmemesi eleştiriliyor.
Güney Afrika'da, Stillfontein madeninde mahsur kalan madencilerin açlık nedeniyle, ölen arkadaşlarının cesetlerini yedikleri iddiaları gündeme geldi. MACUA, bu durumu Anayasa Mahkemesine taşıyarak, hükümetin madencilerin kurtarılması için harekete geçmemesinin yasalara aykırı olduğunu belirtti. Başvuruda, yüzlerce madencinin açlık ve ölümle karşı karşıya olduğu vurgulandı.
Başvuruda, madende çok sayıda ceset bulunduğu öne sürüldü. Daha önce de, madencilere gıda ve içecek yardımının sağlanması için hükümete başvuruda bulunulmuş ancak bu talep reddedilmişti. Bu durum, madencilerin yaşam koşullarının ne kadar zor olduğunu gözler önüne seriyor.
Kuzey Batı Eyalet Polisi Sözcüsü Adele Myburgh, 'yamyamlık' iddialarının madencilerin yer altından gönderdikleri mektuplara dayandığını belirtti. Myburgh, bu iddiaların şu aşamada doğrulanamaz veya reddedilemez olduğunu ifade etti. Ayrıca, madencilerin güvenli bir şekilde tahliyesi için polisin çıkış noktaları kurduğu kaydedildi.
Güney Afrika Ulusal Ortak Operasyon ve İstihbarat Kuruluşu (NatJoints), madencilerin kendi imkanlarıyla madenden çıkabildiğini ve gecikmeli çıkışların tutuklanmamak için bir taktik olduğunu açıkladı. Bu açıklamalar, madencilerin durumunu daha da karmaşık hale getiriyor.
Güney Afrika'da kaçak madencilik sorunu, ciddi bir sosyal ve ekonomik mesele haline gelmiştir. Ülkede 10 bin ila 30 bin kişinin doğrudan kaçak madencilik faaliyetlerine karıştığı düşünülüyor. Kaçak altın madenciliğinin ülke ekonomisine maliyetinin yıllık ortalama 3,8 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Kaçak madencilik, halk arasında 'zama zama' olarak bilinen bir grup tarafından gerçekleştiriliyor. Bu durum, hem insan hakları ihlalleri hem de ekonomik kayıplar açısından büyük bir sorun teşkil ediyor. Hükümetin bu konuda daha etkin adımlar atması bekleniyor.